top of page

Dünya'nın %1'i, %99'undan BÜYÜK: Kapitalizm, Sosyalizm ve Ahi İktisadı

  • Yazarın fotoğrafı: Mehmet Karagül
    Mehmet Karagül
  • 14 Oca 2024
  • 2 dakikada okunur

Yaşadığımız bu dünya için insanın temel gayesinin, sahip olduğu değerler çerçevesinde; güven, huzur ve refah içinde bir hayat sürdürebilmek olduğu tartışılmaz hakikatlardandır. Böyle bir hayat tarzının sürdürülmesinde iktisadi faaliyetlerin önemli bir yeri olduğu muhakkaktır. Çünkü insanın gerek bedenen, gerekse ruhen sahip olduğu değerlerle varlığını sürdürebilmesi, ancak emeğiyle üretebildikleri ölçüsünde mümkündür. Ayrıca aklı ve zekâsıyla eşrefi mahlûkat olma ayrıcalığına haiz olan insan, sahip olduğu bu yetilerini doğru bir biçimde kullanmak suretiyle, sahiplendiği değerler nispetinde de kıymet kazanmaktadır.

 

Bu manada toplumların iktisadi hayatlarını ve sistemlerini sahip olduğu değerlerden ayrı düşünmek mümkün değildir. Yayılmacı ve sömürgeci Batı’nın türetip, serbest rekabet ve özgürlük gibi hoş kavramlarla dünyaya dayattığı kapitalist iktisadi yaklaşım ile eşitlikçi söylemle türevi olan sosyalist iktisadi düşüncenin her ikisinde de esasen emeğin ürünü olan serveti paylaşmak yerine, tam tersi güçlünün elinde biriktirmeyi temel amaç edinildiği görülmektedir.

  

Her iki iktisadi sistem, birbirinin alternatifi gibi lanse edilse de beslendiği değerler topluluğu aynı olduğundan nihayetinde ortaya konan düşüncenin de farklı olması mümkün değildir. Çünkü Kapitalist sistem sermayenin, hep güçlüden yana olan rekabetçi bir ortamda bireyde birikimini öngörürken, Sosyalist sistem ise kontrolcü bir yapıyla bütün servetin devlet aygıtında toplanmasını öngörmektedir.

 

 Merkezi İngiltere'de bulunan uluslararası insani yardım kuruluşu olan Oxfam tarafından yayımlanan Zenginlerin Hayatta Kalması isimli 2023 raporuna göre son iki yılda ortaya çıkan 42 trilyon dolarlık servetin yaklaşık üçte ikisinin, dünyanın en varlıklı yüzde 1'lik kesime gittiğini ifade etmektedir. Raporda, milyarderlerin toplam servetinin 2020'den bu yana günde 2,7 milyar dolar arttığı, buna karşılık, en az 1,7 milyar işçinin enflasyonun, ücret artışlarından fazla olduğu ülkelerde yaşadığı, dolayısı ile fakirleştiği kaydedilmektedir.

  

Görüldüğü üzere serbest piyasa ekonomisi, tam rekabet piyasası, piyasa ekonomisi diye sürekli övgülerle topluma anlatılan ve ülkemiz dâhil hemen hemen bütün ülkelerde uygulanan bugünkü kapitalist sistem, her geçen gün dar gelirliyi daha da yoksullaştırırken, zeninin servetine servet katmaktadır. Ancak buna karşılık, Selçuklulardan itibaren Osmanlının son dönemine kadar Anadolu’da uygulanan Ahilik düşüncesine dayalı iktisadi sistemde hedef, Kapitalizmde olduğu gibi kar maksimizasyonu yaparak sermaye birikimi oluşturmak değil; gerek üretimle, gerekse elde edilen gelirle insanlara faydalı olabilmektir. Bu çerçevede ortaya çıkan gelirin ihtiyaçtan fazlasının ihtiyaç sahiplerine dağıtılması temel ilke edinilmiştir. Görüldüğü gibi Ahilik düşüncesinde hedef, rakibini ortadan kaldırarak daha çok zengin olmak değil, bilakis “veren el alan elden üstündür” düsturu ile vererek huzuru yakalamak asıl amaç hatta dünya hayatının gayesidir.

  

Böylesi toplumsal bir yapının inşası için bir Ahide mutlak surette bulunmaması gereken davranışların bazılarını; İçki içmek, zina yapmak, münafıklık, dedikodu, iftira etmek, gururlanmak, merhametsizlik, kıskançlıkta bulunmak, kin beslemek, sözünde durmamak, yalan söylemek, emanete hıyanet etmek, başkasının ayıbını örtmemek,  cimrilik, miskinlik ve adam öldürmek… Şeklinde sıralamak mümkündür.

  

Bugün içinde yaşadığımız dünyada hayallerimizi dahi zorlayan böyle bir sosyal yapıyla, Müslüman Türk Milleti’nin, sanki ikinci bir Asr-ı Saadet dönemi oluşturduğunu kabul etmek durumundayız. Bu noktada hepimizin cevabını bulması gereken soru: “Nasıl oldu da bu necip Türk Millet o halde bu hale gelebildi?”

 

 Konunun kaygı veren tarafı, ülkemizde bir çok kişinin sosyalist iktisadi düşünceyi, büyük ölçüde dini kaygılarla reddederken, aynı kültürün ürünü olan ve temel ilkeleri İslami değerlerle çatışan Kapitalizme karşı aynı mesafeli duruşu ortaya konamamasıdır. 

 
 
 

Comments


Prof. Dr. Mehmet Karagül'ün Resmi Web Sitesidir
Planlayan: Mehmet Karagül
Optimize eden:  Yusuf Karagül
bottom of page